Cinsel saplantı bozuklukları ya da cinsel sapmalar, normal cinsel davranışların (burada normalin tanımı önemlidir) dışında kalan cinsel uyarı ya da hareketlerin genel adıdır. Ancak bazıları için cinsel uyarılma ya da orgazm için gerekli olabilmektedir. Cinsel fantezi ve dürtüler, düşünsel ya da davranışsal boyutta olabilir. DSM-5’e göre cinsel saplantı bozukluğu, davranışsal olarak dışa vurulmuş olan olağandışı cinsel fantezi ve dürtüyü ifade etmektedir. Cinsel saplantı eğilimi olan bireyler cinsel zevk alabilseler de normalde erotik olarak nitelendirilen uyarılara tepki vermeye karşı ketlenmişlerdir. Ara sıra cinsel saplantı davranışı (örneğin; kölelik yapma gibi) sergileyen bireyler farklı olarak daha tipik erotik uyarılara yanıt verebilirler. Bu kişiler, cinsel saplantı bozukluğuna sahip olarak görülmeyebilirler. Cinsel saplantı bozuklukları, eğer birey bu fantezilere göre davranıyorsa ya da bu fanteziler belirgin sıkıntı oluşturuyorsa veya kişilerarası ilişkilerde/ mesleki ilişkilerde zorluk yaratıyorsa klinik olarak anlamlıdır. Ancak fanteziye göre harekete geçilmiyorsa cinsel saplantı bozukluğu tanısından söz edilemez.
İnsanda cinsel davranışın en belirgin işlevleri bireyler arasındaki bağlanmayı arttırmak, eşle olan birliktelikte karşılıklı olarak keyif almak ve iki birey arasındaki aşkı ifade etmek, kuvvetlendirip çoğaltmaktır. Ancak cinsel saplantı bozukluklarına bağlı olarak bu tür eylemlerde saldırganlık, kurban etme ve aşırı bencillik içerikli davranışlar görülebilmektedir. Bu tür davranışlar da diğer bireyleri dışlar, onlara zarar verir veya bağ kurma potansiyelini bozar. Ayrıca cinsel saplantılı senaryolar çoğu zaman diğer önemli ruhsal işlevlere hizmet eder. Bu tür eğilimler kaygıyı bastırır, saldırganlığı dindirir ve kişiliği dengede tutabilir.
EPİDEMİYOLOJİ
Cinsel saplantı bozukluklarının (parafili) görülme sıklığı ile ilgili güvenilir bilgi az olmakla birlikte erkeklerde görülme olasılığı kadınlara kıyasla daha yüksektir. Ancak bu bozuklukların ısrarcı ve yineleyici yapısı sebebiyle toplumun geniş sayılabilecek bir kesimi, cinsel saplantı bozukluğu olan bireylerin kurbanı olmuştur.
Cinsel saplantı bozukluklarının yasal olarak tanımlanmış olguları arasında en sık görüleni pedofili bozukluğudur. Çocukların %10-20’si 18 yaşına kadar en az bir kez saldırıya uğramışlardır. Küçük çocuklara kendilerini açıkça sergileyen göstermecilik bozukluğu olan bireyler çoğunlukla tutuklanmaktadırlar. Erişkin kadınlarınsa %20’si göstermecilik bozukluğu olan kişilerin hedefindedir. Sadizm ise genelde sansasyonel tecavüz, vahşet, aşk cinayeti gibi olaylarda dikkat çekici olmaktadır. Ancak meydana gelen cinsel saplantı bozuklukları neredeyse hiç rapor edilmemiştir. Çünkü cinsel aktivite genelde ilişkiye girmeye razı olan erişkinler ya da fahişe ile müşterisi arasında yapılmaktadır. Fetişizm bozukluğu olan bireyler, yasal açıdan nadiren gelirler. Karşıgiyim bozukluğu olanlar, alenen kadın giysilerini giydiklerinde, huzur bozucu olay yarattıklarında ya da işledikleri diğer hafif suçlar nedeniyle tutuklanırlar. Gerçek bir cinsel saplantı bozukluğu olan zoofili ise oldukça nadir görülmektedir.
Önceden de belirttiğimiz üzere erkeklerde daha sık görülen cinsel saplantı bozukluklarına baktığımızda özellikle fetişizmin neredeyse her zaman erkeklerde meydana geldiğini görürüz. Tüm cinsel saplantı bozukluklarının %50’si 18 yaşından önce başlar. Bu hastaların çoğunda genelde ya eş zamanlı olarak ya da farklı zamanlarda üç ya da beş cinsel saplantı bozukluğu vardır. Cinsel saplantı davranışlarının en fazla görüldüğü yaş aralığı 15-25’tir. Daha sonra git gide azalır. DSM-5, cinsel saplantı bozukluğu tanısının 18 yaşından sonra konulması gerektiğini ve ergenlerdeki normal cinsel merak ile nadir yapılan denemelerin patolojikleştirilmemesi gerektiğini öne sürer. 50 yaşından büyük erkeklerde ise sabıkalı cinsel saplantı eylemleri nadir görülür.
Randevu Talep Et
ETİYOLOJİ
Psikososyal Etkenler:
Klasik psikanalitik modele göre cinsel uyuma yönelik normal gelişim sürecini tamamlamada yaşanan başarısızlıklar sonucu cinsel saplantı bozukluğu oluşur. Ancak bu model, güncel yaklaşımlar ile yenilenmeye devam etmektedir. Modele göre cinsel saplantı bozukluklarının çeşitlerini birbirinden ayıran faktör, anneden ayrılma ve baba tarafından iğdiş edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalmanın getirdiği kaygıyı bastırmak ve bu kaygıyla başa çıkmak için hangi yöntemin kullanıldığıdır. Erkekler için saldırgan baba, kızlar için ise saldırgan anne ile özdeşleşilerek ödipal karmaşanın çözümünde yaşanılan yetersizlik ya karşı cinsteki aile bireyi ile özdeşleşme ya da libidinal enerji için nesne seçiminin uygunsuz olması ile sonuçlanır. Örneğin psikanalitik kurama göre karşıgiyim bozukluğunun ve transeksüelliğin asıl sebebi, karşı cinsten ebeveynle özdeşleşmektir. Annesiyle özdeşim kuran bir erkeğin kadın kıyafetleri giymesi gibi. Göstermecilik bozukluğu ve gözetlemecilik bozukluğu ise iğdiş edilme kaygısını bastırmak için yapılan girişimler olabilmektedir. Fetişizm bozukluğu ise libidinal uyarımların uygun olmayan nesneye yöneltilmesi ile kaygıdan kaçınmak için yapılan girişimdir. Pedofilik bozukluğu ya da sadizm bozukluğu olan kişiler, ödipal kriz sırasındaki güçsüzlük hislerini gidermek için kurbanlarını baskı altına alma ve kontrol etme ihtiyacı duyarlar. Mazoşizm bozukluğu olan bireyler, güçsüzlük duyguları ve yaralanma korkularıyla başa çıkabilmek adına zarar verici durumlara karşı dayanıklı olduklarını göstermek isterler. Psikanalizdeki son gelişmeler ödipal travmalardansa daha çok savunma mekanizmalarının tedavisini vurgulasa da cinsel saplantı bozukluğu olan bir hasta için psikanalitik terapi, Freud’un kuramı doğrultusunda sabit kalmıştır.
Başka kuramlara göreyse sosyalleşme amacıyla ya da şartlanma ile cinsel saplantı eylemini gerçekleştiren çocuklarda cinsel saplantı bozuklukları ortaya çıkabilmektedir. Çocukluktaki cinsel taciz, erişkinlikte de sürekli kötüye kullanılmayı kabullenen ya da aksine diğerlerini kötüye kullanan birisi olmak için zemin hazırlayıcı olabilmektedir. Bunun dışında cinsellikle ilgili olmayan popoya şaplak atılması, lavman yapılması, azarlanma gibi durumlar da cinsel saplantı bozukluğuna temel oluşturabilmektedir. Bu tür deneyimler “erotikleştirilmiş çocuk” gelişimi ile sonlanabilmektedir.
Ayrıca cinsel saplantı eylemleri, dışarıda gördüğü kişileri görüp onları örnek alarak da başlayabilmektedir.
Biyolojik Etkenler:
Farklı çalışmaların ortak çıkarımına göre cinsel saplantı bozukluğu olan kişilerde anormal organik bulgular gözlenebilmektedir. Bu çalışmalarda rastgele kişilerden oluşan bir örneklem değil, cinsel saplantı bozukluğu hastalarından oluşan örneklemler kullanılmıştır. Bu hastalar arasında pozitif organik bulguları olanların %74’ünde anormal hormon düzeyleri, %27’sinde belirgin ve silik nörolojik bulgular, %24’ünde kromozomal anomaliler, %9’unda nöbetler, %9’unda disleksi, %4’ünde anormal elektroensefalografi (EEG) bulguları, %4’ünde majör ruhsal bozukluklar ve %4’ünde zihinsel engeller saptanmıştır. Ancak bu anormalliklerincinsel saplantılarla nedensel bir ilişki içerisinde mi olduğu yoksa gelişimi ile ilgili tesadüfi bulgular mı olduğu akıllarda bulunan bir soru işaretidir.
Randevu Talep EtTANI VE KLİNİK ÖZELLİKLER
DSM-5’te cinsel saplantı bozukluğu için kişinin, en az 6 aydır olağandışı fantezilerinden yoğun ve tekrarlayıcı uyarılma deneyimi olmasını gerektirir ve cinsel saplantılı uyarılar, eyleme dönüştürülmelidir.
Cinsel saplantı fantezisinin varlığı, cinsel davranışların detayında görülmese de hasta hala sıkıntılı olabilir. Hastaya sıkıntı veren fantezi göreceli olarak sabit ve sadece küçük değişiklikler gösteren olağan dışı cinsel eşyaları içerir. Cinsel aktivite törenseldir ya da basmakalıptır; indirgenmiş, daraltılmış veya makineleştirilmiş nesneler kullanılarak yapılır.
Göstermecilik Bozukluğu:
Masum ya da yabancı birisine, cinsel organlarını göstermek için duyulan tekrarlayıcı dürtülerin bulunmasıdır. Cinsel uyarılma, cinsel organlarını gösterme beklentisiyle olur ve orgazm, olay esnasında veya sonrasında mastürbasyon ile sağlanır. Bu hastaların neredeyse tamamı erkeklerden oluşur. Bu erkekler penislerini göstererek kurbanlarındaki korku, tiksinme ve beklenmedik tepkilerini izleyerek erkekliklerini ispat etmeyi arzularlar. Bu erkek hastalarda bilinçsizce kendilerini iktidarsız ya da kısırlaştırılmış hissetme görülebilmektedir.
DSM-5 ile göstermecilik bozukluğuna belirteçler eklenmiştir: Cinsel organlarını ergenlik öncesi çocuklara göstermekten cinsel olarak uyarılan, cinsel organlarını bedensel olarak ergin kişilere göstermekten cinsel olarak uyarılan ve cinsel organlarını ergenlik öncesi çocuklara ve bedensel olarak ergin kişilere göstermekten cinsel olarak uyarılan.
Fetişizm Bozukluğu:
Fetişizm bozukluğunda cinsel odak, cinsel organlar dışındaki beden bölümlerine ya da insan vücudu ile yakından ilişkili bir nesne (ayakkabı, eldivenler, külotlu çorap gibi) üzerinedir. İkinci odak ise bazen parsiyalizm olarak adlandırılmaktadır.Parsiyalizmin detaylarına ileride değineceğiz.
Kullanılan fetişizm nesnesi, genelde çocukluk çağında, hastanın sık karşılaştığı biri ile ilişkilidir ve bu kişi sevilen, ihtiyaç duyulan hatta travmatize edilen kişi olabilmektedir. Bu bozukluk, çocukluk çağında kurgulanmasına rağmen genelde gençlik çağında başlar. Bu dönemde ilk kez kurgulanan bozukluk kronik olma eğilimindedir.
Cinsel aktivite, fetişizm nesnesinin kendine yönelebilir (örn; ayakkabı içine mastürbasyon yapma) ya da fetişizm nesnesi, cinsel ilişkinin içine katılabilir (örn; yüksek topuklu ayakkabı giymeyi isteme). Bu bozukluk da neredeyse tamamen erkeklerde görülür.
Sürtünmecilik Bozukluğu:
Onayı olmayan bir kişiye dokunmaktan ya da sürtünme eyleminden cinsel olarak çok uyarılma ile karakterizedir. Bazı zamanlarda kişi, sürtünmek için ellerini de kullanabilir. Bu tür eylemler genelde kalabalık ortamlarda gerçekleşir. Bu hastalıktan yakınan kişiler genellikle pasif ve dışlanmış kişilerdir. Çoğunlukla sürtünme, cinsel zevk aldıkları tek kaynaktır. Bu cinsel saplantı bozukluğu çeşidinde saldırganlık da sıkça görülebilmektedir.
Pedofili Bozukluğu:
En az 6 ay süren, 13 ya da daha küçük yaştaki çocuklar ile uyarılma ya da onlara karşı yineleyici yoğun cinsel dürtülerin beslenmesidir. Pedofili bozukluğu olan kişi, mağdurdan en az 5 yaş büyük olmalıdır ve en az 16 yaşındadır. Geç ergen dönemindeki bir failin 12-13 yaşlarındaki biriyle devam eden cinsel ilişkisi varsa, tanı kesin değildir.
Çoğu çocuk cinsel tacizi oral seks ya da genital bölgenin okşanmasını içermektedir. Ensest vakaları dışında çocuklarda vajinal ya da anal penetrasyon nadirdir. Toplumda daha çok kız mağdurlar ön planda gözükse de bu, başvuranların çoğunun kız olmasındandır. Failler, bir çocuğa temas ettiklerinde tercihlerinin yüzde 60 oranında erkek çocuklar olduğunu belirtmişlerdir. Pencereden dikizleme ya da göstermecilik gibi temas gerektirmeyen durumlarda ise mağdurların daha çok (%99) kız olduğu görülmektedir.
DSM-5, pedofili bozukluğunun tanısı için şu belirteçleri eklemiştir: Cinsel olarak erkeklere ilgi duyanlar, cinsel olarak kızlara ilgi duyanlar ya da her ikisine de ilgi duyanlar. Pedofili bozukluğu olanların %95’i heteroseksüeldir ve %50’sinin olay anında aşırıya kaçan alkol kullanımı olmuştur. Bu kişilerin önemli bir kısmında pedofili bozukluğuna ek olarak ya daha önceden ya da eşlik edici şekilde göstermecilik, gözetlemecilik veya tecavüz durumu görülmektedir.
Mazoşizm Bozukluğu:
DSM-5’e göre mazoşizm bozukluğu olan kişiler; aşağılanma, dövülme, bağlanma ya da başka türlü acı çektirilme eylemlerini içeren cinsel dürtüler ve fanteziler ile yineleyici şekilde meşgul olan kimselerdir. Bu bozukluğun tanısına eklenen bir belirteç, asfiksiofali ya da diğer bir adıyla otoerotik asfiksidir. Bu, kişinin soluk alıp vermesinin kısıtlanmasıyla cinsel uyarılmanın arttırılması ya da sağlanması pratiğidir. Bu bozuklukla ilgili uygulamalar da daha çok erkeklerde karşımıza çıkmaktadır.
Randevu Talep Et
Freud; mazoşizmin, kişinin kendisine yönelttiği yıkıcı fantezilerden kaynaklandığını öne sürdü. Bazı olgularda bireyler, sadece duygularından ötürü kendilerini cezalandırmak yoluyla cinsel duygularını hissetmek için kendilerine olanak tanırlar. Cinsel mazoşizmi olan kişilerin %30’unun aynı zamanda sadizm fantezileri bulunur. Dini yönden mazoşizmi olan kişiler de acı çekme ihtiyacı duyar ancak buna cinsel fanteziler eşlik etmez.
Sadizm Bozukluğu:
DSM-5’e göre sadizm bozukluğu, bir başkasına fiziksel ya da psikolojik olarak acı çektirmekten yineleyici ve yoğun bir şekilde cinsel olarak uyarılmadır. Sadizm bozukluğu tanısı almak için kişinin en az 6 ay boyunca bu duyguları yaşaması ve sadizm fantezilerini eyleme dönüştürmüş olması gerekir.
Sadizm bozukluğu genelde 18 yaşından önce başlamaktadır ve çoğunlukla erkeklerde görülmektedir. Psikanalitik kurama göre sadistlik, iğdiş edilme korkusuna karşı bir savunmadır. Bu bozukluğa sahip bireyler kendilerine yapılmasından korktukları şeyleri başkalarına yaparlar ve saldırgan dürtülerini dışa vurmaktan zevk alırlar. Sadizm bozukluğunun nedenlerinde etkili beş faktör şu şekildedir: kalıtımsal yatkınlık, hormonal işlev bozukluğu, patolojik ilişkiler, cinsel kötüye kullanım öyküsü, diğer ruhsal bozuklukların varlığı.
Gözetlemecilik Bozukluğu:
Diğer bir adı skopofilidir. Çıplak, soyunan/giyinen ya da cinsel etkinlikte bulunan kişileri haberleri olmadan izlemekle ilgili fanteziler ve eylemlerle yineleyici şekilde meşguliyet olarak tanımlanmaktadır. Genellikle mastürbasyon da olay anı ya da sonrasında eşlik eder. İlk gözetlemecilik eylemi genellikle çocuklukta olur. Bu cinsel sapkınlık erkeklerde çok sık görülmektedir.
Karşıgiyim (Travesti) Bozukluğu:
Eskiden transvestik fetişizm olarak adlandırılırdı. Mastürbasyon ve cinsel ilişkiye girmenin tamamlayıcısı olarak karşı cinsin giysilerini giyerek uyarılmak için fanteziler ve dürtülerin olması olarak tanımlanmaktadır. Tanısı, en az 6 ay süren bu fantezilerin eyleme dökülmesi sonucu konulur. DSM-5, karşıgiyim bozukluğu tanı belirteçleri geliştirmiştir: fetişizm ile giden (dokumalardan, gereçlerden ya da giysilerden cinsel olarak uyarılıyorsa), otojinefili ile giden (kendini kadın olarak düşünmekten/düşlemekten cinsel olarak uyarılıyorsa).
Genellikle çocukluk çağı ya da erken ergenlik döneminde başlamaktadır. Bazı erkekler yıllar ilerledikçe belirgin olarak kadın gibi giyinmek ve yaşamak isterler. Çok nadiren kadınlar da erkekler gibi giyinmek ve yaşamak isteyebilirler. Bu kişiler, cinsel kimliğinden hoşnut olmayan ve yakınan kişiler ve karşıgiyim bozukluğu olan kişiler olarak DSM-5’te sınıflandırılmışlardır. Karşıgiyim bozukluğu olan erkekler, kadınların giysilerini giymediklerinde görünümleri ve uğraşları hipermaskülin (aşırı erkeksi) olabilmektedir.
Randevu Talep Et
Tanımlanmış Diğer Cinsel Sapkınlık Bozuklukları
Telefon ve Bilgisayarda Açık Seçik Görüşmeler: Durumdan habersiz bir kişiyle müstehcen konuşmaların yapılmasıyla karakterizedir. Gerilim ve uyarılma, telefon açılmadan önce başlar. Aranan kişi, genellikle erkek olan arayan kişi tarafından kafasındaki düşünceleri açığa çıkarmaya ya da kendisinin cinsel etkinliğiyle ilgili konuşturulmaya çalışılır. Konuşmaya mastürbasyon eşlik eder ve sıklıkla telefonun kapatılmasından sonra mastürbasyon tamamlanır.
Bu kişiler, açık seçik görüntülerin paylaşımı için genelde interaktif bilgisayar ağlarını kullanırlar. Kimliklerini gizli tutabilir hatta karşı cinstenmiş gibi davranabilirler.
Nekrofili:
Kadavralardan cinsel uyarım, zevk ve doyum sağlama ile karakterizedir. Bu kişiler kimi zaman mezar soyup ceset çalabilir, morglardan ceset bulabilir hatta gerektiğinde insan da öldürebilirler.
Parsiyalizm:
Bu bozukluğa sahip kişilerin cinsel odakları bedenin yalnızca tek bir bölümü üzerinedir. Örneğin kişi, cinsel doyumun tek kaynağı olarak oral seksi görüp cinsel ilişkiye girmeyi reddedebilir ve cinsel ilişkide bulunmaz. Buna oralizm de denir.
Zoofili:
Cinsel olarak hayvanlardan etkilenmek, onlarla cinsel ilişkiye girmek ya da cinsel aktiviteye hayvanları da dahil etmektir.
Koprofili ve Klizmafili: Koprofili;
eşinin üzerine kaka yapma, üzerine kaka yapılma ya da kaka yeme (koprofaji) isteğiyle ilişkili olarak cinsel zevk almadır. Bir çeşidi, açık seçik kelimelerin zorlantılı olarak ifade edilmesidir. Klizmafili ise cinsel uyarılmanın bir parçası olarak lavman kullanmadır ve bu iki bozukluk temelde, anal dönemdeki bir saplanma ile ilişkilendirilir.
Ürofili:
Üretral erotizmin bir formudur ve eşinin üzerine işeme ya da üzerine işenme isteği ile bundan zevk almayla karakterizedir. Erkeklerde ve kadınlarda da bu bozukluk, üretraya yabancı bir cisim sokmayı kapsayan mastürbasyon teknikleriyle de ilişkilendirilmiş olabilir.
Hipoksifili:
Orgazm deneyimi sırasında hipoksiye sekonder bilincin değişik durumlarına ulaşma arzusudur. Kişiler hipoksi elde etmek için ilaç kullanabilirler. Boğulma ile kendi vücudundan zevk alma da hipoksik durumlarla ilişkili olsa da mazoşizm bozukluğunun bir formu olarak sınıflandırılmalıdır.
Mastürbasyon:
Mastürbasyon, kişinin kendisi tarafından elde edilen orgazma ulaşma ile sonuçlanan cinsel zevk olarak açıklanabilir. Mastürbasyon sıklığı ergenlerde haftada 3-4 kereden erişkinlikte haftada 1-2 kereye kadar değişkenlik gösterebilmektedir. Mastürbasyon, yaşamın tüm evrelerinde yapılabilen normal bir aktivite olsa da aşırı olup eş ile cinsel ilişki yerine tercih edilmeye başlandığında ve tek cinsel eylem yöntemi olarak tercih edildiğinde bir sorun olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Gidiş ve Sonlanış
Cinsel saplantı bozukluğunun tedavisindeki zorlukların başında, cinsel zevk almaktan vazgeçen kişiler için yerine konulacak olan yeni yolların garantilenememesidir. Cinsel saplantı bozuklukları için kötü sonlanım, başlangıç yaşının erken olması, eylemlerin oldukça sık olması, eylem hakkında suçluluk duymama, madde kötüye kullanımının olmasıdır. Kendi kendine çözüm arayan hastalarda, yasal zorunluluğa bağlı olarak başvurmaya göre sonlanım daha iyidir.
Tedavi
Özellikle beş tip psikiyatrik müdahale öne çıkmaktadır: Dış kontrol mekanizmaları (örneğin cezaevleri), cinsel dürtülerin azaltılması, eş tanılı durumların tedavisi (örneğin depresyon), bilişsel davranışçı terapi ve dinamik psikoterapi.
Antipsikotik ve antidepresan ilaçları kapsayan ilaç tedavisi, eğer cinsel saplantı bozukluğu şizofreni ve depresşf bozukluklarla ilişkili ise, bu bozuklukların tedavisi için yapılır. Fluoksetin gibi serotonerjik ajanların cinsel saplantı bozukluğu olan kişilerdeki tedavi başarısı da sınırlıdır.
Bilişsel davranışçı terapi daha çok, öğrenilmiş cinsel saplantı kalıplarını kırmak ve davranışı, toplumsal olarak kabul görecek şekilde değiştirmek için kullanılmaktadır. Müdahaleler, toplumsal beceri alıştırması, cinsel eğitim, bilişsel yeniden yapılandırma ve mağdurun yerine kendini koymanın gelişimini içerir. Düşünsel duyarsızlaştırma, gevşeme teknikleri, cinsel saplantı dürtülerini tetikleyen uyarıları belirleyip bunlardan kaçınmak da öğretilmektedir.
Genel anlamda iyi sonlanım etkenleri; sadece bir cinsel saplantının olması, normal zeka, madde kötüye kullanımının olmaması, cinsellik dışında antisosyal kişilik özelliklerinin olmaması, erişkin bağlanmasının başarılı olmasıdır. Ancak tüm bu şartların varlığında dahi cinsel saplantı bozukluklarının tedavisi zorludur.