Grup terapisi, bir veya birden fazla terapistin aynı anda birden fazla kişiyle çalışmasını içeren bir psikoterapi şeklidir. Biyopsikososyal bir varlık olan insanlar küçük ya da büyük gruplar halinde yaşayarak birbirleriyle etkileşimlerde bulunurlar. İnsan yaşamı boyunca ilişki içinde bulunduğu diğer insanlarla bir toplumsal ağ oluşturur. Doğduğu andan itibaren insan bu dinamik yapı içinde yerini alır ve büyür. Küçük ya da büyük gruplar içinde yaşamını sürdüren birey, diğer grup üyeleriyle sürekli bir etkileşim içerisindedir. Psikopatolojiler bu etkileşim düzeyindeki uyum bozucu sorunlardan kaynaklanmaktadır. Grup terapileri de bu etkileşim düzeyinde bireyi değerlendirme imkanı oluşturmaktadır.
Grup terapisinde oluşturulan grup, içinde yaşadığımız toplumun bir minyatürü gibidir. Bireyin kendisini ve diğerlerini daha iyi anlama, tanıma, değiştirme ve geliştirme fırsatı sunar. Grup, 3-20 kişiden oluşan bir mikrokosmozdur. Bireyin sorun olan yaşantılarını bu kozmosa içinde tekrar gündeme getirir. Şimdi ve buraya taşır. “İkinci kez yaşanan her gerçek birinciden kurtuluştur.”
Grup terapileri, belirli hasta gruplarından yaşantı ve eğitim gruplarına, kendine yardım gruplarına kadar çok geniş bir yelpazeye sahiptir.
Grup terapileri arasında psikodramatik grup terapisi ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Diğer grup terapisi tekniklerine ilave olarak spontanite, yaratıcılık ve eylemi kullanır.
Bir veya birçok farklı ekolde kuramsal donanımları olan grup yöneticileri, bireysel psikoterapiden daha farklı teknikler kullanarak grup üyeleri arasındaki dinamikleri ve etkileşimleri uyarır ve yapıcı değişimleri hedeflerler. Terapistler ve grup üyeleri birbirlerinin tepkilerini doğal şekilleriyle gözlemleyebilmektedir. Grup psikoterapilerinde grup üyeleri sadece yöneticilerden değil, diğer üyelerden de geri bildirim alırlar. Böylece çok kanallı bir yardımlaşma ağı kurulmuş olur. Terapistler, üyelerin farkındalıklarını arttırmayı hedeflerken, onların zarar görmesine neden olabilecek etkileşimlerini önlerler.