Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Cinsel yaşam tekrarlayan döngüler halinde devam eder. Bir cinsel yaşam döngüsü uyarılma, plato, orgazm ve çözülme evrelerinden oluşmaktadır. Döngüler arasında cinsel istek evresi vardır. Bu evrede artan cinsel istek bir sonraki döngüyü başlatır. En temel aşamadır. Merkezi ise beyindir. Cinsel istek aşamasındaki herhangi bir bozukluk sağlıklı ve doyum veren bir cinsel yaşamı imkansız kılar.

Cinsel istek bir dürtüdür, bu dürtüden dopamin adlı beyin kimyasalı sorumludur. Dopamin aynı zamanda fantezi ve motivasyondan da sorumludur. Cinsel istekten sorumlu hormon ise testosterondur. Sadece erkeklerde değil kadınlarda da testosteron vardır ve bu hormon her iki cinsiyette cinsel isteği etkiler.

Randevu Talep Et

Cinsel İstek Azlığı

Cinsel isteğin hiç olmaması ya da tamamen kaybolması nadirdir, çoğunlukla istekte azalma görülür. İsteksizlik çoğunlukla bir duruma ya da belli bir eşe karşıdır. Cinsel isteksizlik denebilmesi için isteksizliğin her koşulda geçerli olması gerekir. Partnerle olan ilişkinin niteliğindeki doyumsuzluk cinsel isteksizliğin en önemli nedenidir. İktidarsızlık ve empotans olarak da bilinmektedir. Kadınlarda daha sıktır. Kadının toplumdaki rolü kadın cinselliği için ketleyici olabilmektedir. Cinselliği görev olarak algılayan, kadını pasifize eden bu rol isteksizliğin en önemli nedenidir.

Toplumda sadece erkeklerin cinselliği istemeye, ondan zevk almaya hakkı olduğuna inanılmaktadır. Cinsellik kadın için görevdir, haz ve zevk alamaz. Erkekini tatmin etmelidir. Aktif olarak cinselliğe katılan kadın kötü kadındır. Kadın cinselliği başlatmaz şeklindeki inançlar cinsel isteği ketleyen inançlardır. Diğer nedenler arasında fobiler (penis, meni, dokunma), kaçınma davranışları, cinsel taciz ve travma öyküsü bulunmaktadır.

Erkeklerde ise genelde sertleşme güçlüğü ve performansla ilgili bir neden isteksizliğe sebep olur.

Cinsel isteksizlik cinsel aktivite sıklığı ve yoğunluğunun, cinsel fantezilerin ve düşüncelerin azalmasıdır. Cinsel isteksizliği olan birey partneriyle cinsel ilişkiyi başlatamaz ve partnerinin ilişkiyi başlatma girişimlerine tepkisinin azalır. Cinsel ilişkilerinde heyecan ve zevk duymaz. Cinsel ilgi ve uyarılma azalmıştır. Nedeni çoğunlukla psikolojiktir. Birincil olarak ergenlik döneminden başlar ve tüm yaşam boyunca sürer. Psikolojik süreçlerle ilgilidir.

Cinsel yasak ve tutumlara bağlı olarak erken çocukluktan itibaren cinsellikle ilgili suçluluk ve günahkarlık duyguları cinsel güdülerin bastırılmasına neden olur. Bu da kişiyi cinselliğe ve kendi bedenine yabancılaştırır. İkincil olarak ortaya çıkan cinsel istek azlığı ise stres, eş uyumsuzluğu ve ilişkideki çatışmalar, depresyon, anksiyete, bazı psikiyatrik bozukluklar, kronik hastalıklar, prolaktin artışı, bazı ilaçlar, alkol ve uyuşturucu maddeler, menopoz, gebelik ve laktasyon dönemleri, cinsel travma ve diğer cinsel işlev bozuklukları nedeniyle olabilir.

Cinsel Tiksinti Bozukluğu

Cinsel tiksinti bozukluğu cinsel ilişki kurmaktan aşırı ve sürekli biçimde tiksinti duymaktır. Bu nedenle cinsellikten tümüyle kaçınma davranışı sergilenir. Cinsel istek azlığına ve diğer cinsel işlev bozukluklarına göre çok daha nadir olarak görülür. Bozukluğun şiddeti ve özelliğine göre, cinsel tiksinti, cinsel yaşamın genital salgılar veya cinsel birleşme gibi belirli bir yönüne odaklanabilir. Öpme, dokunma ve okşama dahil tüm cinsel uyaranlara karşı yaygın bir iğrenme olarak da görülebilmektedir.

Cinsel İstek Bozukluğu Tedavi ve Terapisi

Cinsel isteksizliğin tedavisinde çok yönlü bir yaklaşım faydalı olur. Tedavide organik yani bedensel bir neden varsa öncelikle ona yönelik tedavi planı oluşturulur. Çiftin ilişkisiyle ilgili sorunlar varsa, çift terapisi desteği sağlanır. Cinsel terapi ile uyumu bozan faktörler ortadan kaldırılarak cinsel uyarı ve haz artışını hedefleyen teknikler öğretilir.